THE REAL BAD MAN
Şiddetli yağmur Londra sokaklarını yıkama işini abartırken, o (he) bir sokak lambasının dibinde hareketsiz duruyordu. Sırılsıklam olmuştu. Pek de salladığı yoktu. Şemsiye kullanmazdı. Sevmezdi. Şemsiyeyi.
Sokağın başında bir otomobil belirdi. Farları adamı aydınlattı (sokak lambasının pek de aydınlattığı söylenemezdi), koyu ve uzun parkesini ışıldattı. Adam önüne bakıyordu, hareket de etmedi. Araba yavaşlayarak yanaştığında bile kafasını çevirip bakmadı.
Araba önünde durdu, arka kapısı açıldı. Adam tek hamlede bindi, kapıyı kapattı. Araba yola çıktı.
Karşısında oturan siyahi adama baktı. O da uzun ve koyu giyinmişti. Sapsız güneş gözlüğü gözündeydi. Ağzına büyük bir puro sıkıştırmıştı. Suratına da garip bir sırıtış kondurmuştu.
William 'Heh' dedi, genelde konuşmalarına öyle başlardı, 'Bu cadillac kiralık falan değil, dimi Morpheus?'
Morpheus güldü, puroyu ağzından çıkardı, dumanı tüttürdü, başını iki yana salladı. Weo 'Pekala..' diye mırıldandı, etrafına bakındı, cadillacın döşemelerine göz gezdirdi. 'Fakir falan?' dedi, el kol hareketi yaptı, 'İskoçya'nın özgürlüğü, Zion?'
Morpheus yine güldü hafiften, purosunu dişlerinin arasına yerleştirip ısırdı, bir şey demedi.
Weo 'Höh' dedi. İçinden düşündü 'Fakir makir ayakları empati sempati toplamak için, iskoç ayakları da bizleri Smith'e karşı kullanmak için. Hell yeah, hell yeah..'
Morpheus purosunu çıkarttı, 'Doğru' dedi. Weo da o sırada içinden değil, sesli düşündüğünün farkına vardı. Neyse, Morphy kandırdığını kabul ediyordu, Smith'in dedikleri doğru olmalıydı, bu da Weo için en basitinden Morphy'ye dalmak manasına geliyordu. Ama bunca zamandır dost bilmişti onu, belki önce diyeceklerini dinleyebilirdi. Damn! Hala sesli düşünüyordu!
Morphy puro ağzında gülüyordu. Weo 'Ulan' dedi, 'Ben de sana yardım edecem diye zilyon tane Pers kestim iyimi..'
Morphy hızla çıkardı puroyu, 'Hayır işte adamım,' diyerek öne eğildi. Havalıydı. 'Sen iskoçyana yardım ettin. Ben sadece arada kendime fayda sağladım. En etik şekilde değil tamam ama, herkes sonunda istediğini aldı.'
'Lan hepimizi kandırdın' diye çıkıştı Weo.
'Whatever be adam' dedi Morphy 'Ben kendi menfaatimi koruyordum siz de İskoçya'nın özgürlüğünü. Ve Zion'da yanyana savaştık. Daha ne istiyon lan?'
'O sen aradığımız kişisin, beklenen adamsın hikayeleri neydi Morp?'
'Seni de kandırdım Weo, çünkü Smith'e karşı bir matrix adama ihtiyacım vardı.'
'La zımba o zaman ben hastanedeyken niye suikastçı gönderdin?'
'Çünkü artık ihtiyacım yok' dedi Morphy. İyi oturtmuştu lafı. Bir sessizlik oldu.
'La öldürtmek zorunda mıydın Morp kılıklı?' dedi Weo. Morphy 'Yani,' diye açıkladı, 'Şimdi Smith'in eline düştüğün için, ve sana benden bahsedeceği ve senin onun yanına geçeceğini tahmin ettiğim için, kısacası eea artık savaşacağım kişi durumunda olacaktın.'
Weo 'Heh' dedi, 'Savaşacağız öyle mi?'
'Gerekirse' dedi Morp.
'Gerekecek' dedi Weo sinirle. 'Sonunda birimiz ölecek.'
Morp artistçe 'Sen öleceksin yani' dedi, 'Ben kalacağım daima, ebediyen. Çünkü sermayeyim. Yiyip yutanım. Ağayım. Uyuşturucuyum. Sömürenim. Yönetenim!'
Weo için bu kadarı yeterdi. 'Ben de halkım!' dedi, 'Halktan y(ee)anayım!' Fırladı koltuktan ve Morpheus'u oturduğu yere gömdü. Araba sarsıldı, şöför dönüp baktı.
Morp purosunu yavaşça çıkardı ağzından, sırıttı. 'Devam et sen' dedi şöföre sakince, üstünde duran Weo'ya baktı, 'Heh' dedi. Ve bir tekme geçirdi. Weo tavanı parçalayarak havaya uçtu. Yola düştü.
O ne lan?! Nasıl böyle bir hareket yapabilmişti Morp? Son gördüğünde öyle matrix'ten anlayan biri değildi?
Weo şaşkınlıkla doğrulmaya çalışırken, araba durdu. Kapısı açıldı, Morpheus sakince dışarı çıktı. Üstünü başını düzeltti. Bu arada yağmur da durmuştu.
Morp artist artist Weo'ya doğru yürümeye başladı. Bir yandan da konuşuyordu 'Sana artık ihtiyacım yok derken, Weo efendi' dedi, 'Ben ciddiydim yav? Sen pek değildin anlaşılan..neyse..'
Weo ayağa kalktı, parkesini çıkarmakta olan Morpa doğru koştu. Uçan tekme girdi.
Morp bir ayağıyla Weo'yu durdurup diğer ayağıyla havada pis bir dönüş ve güm: Weo yerdeydi. Morp parkeyi çıkartmaya kaldığı yerden devam etti. Düzgünce katlarken 'Hapis seni eskitmiş yav, Weo' dedi. Yolun kenarına bıraktı kıyafeti.
Weo 'Noluyoz olum?' dedi, doğrulmaya çalışıyordu.
'Sen oralarda Smith'inle takılırken ben boş durmadım' dedi Morp, 'Şu sana yeterince anlamlı geliyor mu?' Yumruğunu uzattı.
Weo herifin eline baktı, 'Damn!' diye bağırdı, 'La bi bu eksikti!'
Morpheus'un parmağında güç yüzüğü vardı.
1 comment:
usta, yeni maceraları heyecanla bekliyoruz :) bak hazır bayram öncesi de tatil olmuşken ;)
Post a Comment