Doğru düzgün sırayla okumak için bölümler

1 2 3 4 5 5,5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18

Tuesday, July 14, 2009

WW - chapter I

THE MAN IN SUIT

Weo şaşkındı. Pilotu resmen bıçaklamıştı. Aklı henüz başına geliyordu, "ne yaptık lan" dedi. Ne yapacağını kara kara düşünürken birden aklına bir fikir geldi. 19 kez bıçaklanmış ve can çekişmekte olan pilota yaklaştı, elini adama daldırdı, kalbini cebren ve hile ile çalıştırdı. Üç beş mıncıktan sonra adamın kalbi çalışmaya başladı. Weo derin bir nefes aldı, ama vicdanı hala rahat değildi, adam ayağa kalkana kadar. Pilot etrafa bakındı, "ne oluyoz ya" dedi, "kaptan nerde ya"

"kaptan....eee....bir kaza geçirdik...yani geçirdiniz" diye geveledi Weo. Yavaşça uzaklaştı, "geçmiş olsun, yine iyi yırttınız" demeyi ihmal etmedi. Pilotu orada bıraktı ve yürümeye başladı. Aklına uçmak geldi ama salladı. En azından şu an uçmak istemiyordu, yaşadığı kaza aklına gelmişti (tabi Weo o uçağın kendisini imha için gönderilmiş olduğunu bilmiyordu).

Uzun süre gitti, sürekli düşünceler dönüyordu kafasında. Nereye gittiğini bilmiyordu ama tahminler yürütebiliyordu, uçuşunu düşünüyordu "Watforddan sonra sağ yapmadım mı ben ya.....haa doğru rüzgar falan tabi ya..ama Fulhamı geçtik tamam" etrafında ovalar, ormanlar uçsuz bucaksız tarlalar görünüyordu, tahminine göre Londraya yaklaşmış olmalıydı, ağaçlar arasında bir şehir görür gibi olmuştu...
Üzerine düşen bir gölge dikkatini çekti, kafasını kaldırdı (aşağı bakıyordu demek ki)...

Bir adam, siyah beyaz takım elbiseli, elbise düzgün ütülü....takım elbise..ilk defa böyle bir kıyafet görüyordu Weo. Adam şövalyeye pek benzemiyordu, güneş gözlüğü takmıştı, saçlar düzgün...kısaca adam düzgündü. Bakışları bile düzgündü, hiçbir duygu ya da tip vermiyordu.
Dimdik duruyordu karşısında. Weo bir an adamda hafif bir gülümseme sezdiğini sandı. "Kardeşim, bu Londraya nerden....."

"Mr. Wallace" dedi adam çat diye. O ilginç yüz ifadesi vardı, gülümsüyo mu belli değildi. Asıl ilginç olan adını biliyor olmasıydı "Mr. Wallace"... "Weo tercihimdir de" dedi gülerek "Tanıştığımızı sanmıyorum...heh...hımm...Robin sen misin lan"

"Mr. Wallace" dedi adam tekrar. Anlaşılan takmıştı. Weo ciddileşti. Bu işin sonu nereye varacaktı? Weo ya göre adama bir tekme atıp (onu) Londraya yollamak mantıksız değildi. Gerçi adamdaki acayip görünüş ...sanki...duruşundaki özgüven.....acayipti evet. "Kimsin kardeşim sen" dedi şaşkınlıkla.

ADAM BU SEFER GÜLÜMSEMİŞTİ, WEO BUNDAN EMİNDİ. KIVRILMIŞ DUDAKLARI YAVAŞÇA OYNADI "BEN, MR. WALLACE?". BİR ADIM ATTI. YİNE YAVAŞÇA "SMİTH, MR. WALLACE" DEDİ. "BANA SMİTH DE."

3 comments:

Anonymous said...

Halit olum bunları kendin mi yazdın la? çok uzun değil mi?
nasıl becerdin? yine de tebrikler.

Anonymous said...

güzel güzel :D devam hacı

Anonymous said...

Hocam hadi nerde devamı yaa?
Hayranlarını bu kadar bekletme bak :)
Merakla bekliyoruz...